Gerçekten ya hep beraber ya hiçbirimiz mi?

Bundan bir ay önce Türkiye’nin gündemi Suriye’de iktidarın elde ettiği zafer, yeni çözüm süreciydi.

Muhalefet iki konuya da çok hazırlıksız yakalanmıştı.

CHP lideri, kaçmak için Rus üssüne sığındığı sıralarda Esad’la acilen temas kurulmasını önermiş, muhalif kesimler 13 yıldır sürdürdükleri Esadçı ve Suriyeli düşmanı çizgiden çıkmakta zorlanmıştı.

Çözüm süreci adımı ise herkesin ezberini bozmuş, muhalefet “içi boş” dedikçe süreç ilerlemiş, muhalefet Kürtleri küstürmemekle iktidarın adımına destek vermiş olmamak arasında sıkışmıştı.

İktidar ise uzun bir süre sonra ilk kez içeride ve dışarıda pozitif bir gündem yaratıyor, tartışmaları belirliyor, Batılı liderler Erdoğan’ı arıyor, ziyaretine geliyordu.

Ahlaki ve moral üstünlük uzun bir süre sonra ilk kez iktidara geçmiş, “büyük siyaset”e hazırlıklı olmayan muhalefet savunmaya çekilmişti.

İşte bu sırada iktidarın geleneksel “küçük siyaset”i yine devreye girdi.

Üst üste gelen gözaltılar, davalar, İmamoğlu, çevresi ve yakın muhalif medyaya dönük baskılar, Suriyeliler gitmek için hazırlıklara başlayınca söyleyecek sözü bitmekte olan Ümit Özdağ’ın tutuklanması…

Üstelik bu küçük siyasetin hedefi olan seçimlere en iyi tahminle en az iki yıl varken.

Büyük siyasetle gündemi belirleyen, muhalefeti ülkeyi yönetmeye hazırlıksız göstermeyi başaran iktidar, küçük siyasetle pozitif gündemi berhava etti, topu yine muhalefetin sahasına taşıdı.

Devletin yargı gücünün muhaliflere karşı baskılar, tutuklamalar, davalar ile sert biçimde kullanılması muhalefeti canlandırdı, birlik fikrini güçlendirdi.

Buraya kadar olan kısımda büyük jüri olan halkın gözünde puan kaybedenin iktidar olduğunu önümüzdeki aylardaki anketler gösterecektir.

Peki muhalefet bu baskıyı karşılaşmakta başarılı mı?

İşte burada da muhalefetin yapısal sorunları, zihniyet açıkları ve organizasyonel zaafları devreye giriyor.

Gözaltılar, baskılar, şafak operasyonları, İmamoğlu’na doğru gelen dalgaya karşı ses çıkarıyor muhalefet.

Ama bunu yaparken kullandığı dil ve yöntemle halkın gündemi arasında tam bir senkronizasyon yok.

Olan bitene itirazlar fazla hızlıca demokrasinin sonu geldi tespitlerine bağlanıyor.

Onları da iktidardan bıkmışlıktan kaynaklı acilci, telaşlı çözümler izliyor.

Muhalif elitlere göre bu duruma 3 yıl daha tahammül edilemez, halk sokaklara çıkmalı, CHP adayını ilan etmeli, erken seçime gidilmeli ve iktidar gitmeli.

Halbuki çok açık ki iktidarın erken seçim diye bir gündemi olmayacak, sadece muhalefet baskılardan bunaldığı için de erken seçim yapılmayacak, muhalefetin iktidarı seçime zorlayacak sandalye sayısı ve mobilize edeceği kalabalıkları yok.

İktidar gitmeyecek, meşru süresinin en maksimumunu kullanacak.

Bu durumda CHP ise muhtemelen ülke seçim havasına girmemişken adayını belirleyip erken doğum yapacak.

Aday seçim havasına girmemiş bir ülkede her gün bir şey demek ve yapmak zorunda kalacak. Çok muhtemelen buna hazırlıksız yakalanacak, iki yıla yayılmış bir seçim kampanyası bayatlayacak.

Muhalif elitlerin bu aceleci tepkiselliklerinde halka biçilen rol de abartılı beklentiler içeriyor.

Bütün bu baskılar, gözaltılara karşı halk sık sık sokağa çağrılıyor.

Sokağa çıkanların profili parti mensuplarından ibaret kalıyor, sayısı ise binlerle ifade edilebilecek rakamları geçemiyor.

İnsanlar polisle karşı karşı kalıyor.

Halk ise jüri gibi olan biteni uzaktan izliyor.

İşte tam burada olan biteni jüri gibi izleyen halk kısmını biraz açmakta fayda var.

Türkiye’de son 200 yılda halkın seçimler dışında ana aktör olduğu bir iktidar değişimi yaşanmadı.

Toplum için önce İstanbul sonra Ankara’da yaşanan iktidar kavgaları elitler arasında yaşanan itiş kakışlar olarak kaldı.

Bu itiş kakışlara insanlar bir tarafı da tutsa da, müdahil olmadı.

Çünkü yaşanan krizler onların günlük hayatını etkilemedi, gözaltılar, tutuklamalar, baskılar toplumsallaşmadı, geniş kitlelerin hayatını felç etmedi.

Günün sonunda iktidar kavgaları uzaklarda yaşanan, üzülünen, kızılan ama kimsenin hayatını doğrudan etkilemeyen seyirlikler olarak kaldı.

Halkı bu iktidar kavgalarına davet edenler genelde hayalkırıklığıyla karşılaştı.

Halkın bu iktidar mücadelelerine kayıtsızlığı, daha doğrusu izleyici olmaktan ileri gitmek istememesi öfkeli, oryantalist analizlere neden oldu.

Tabii halkı sık sık mücadeleye davet eden, özellikle solcular buna karşı sloganlar da ürettiler. O sloganların en meşhurlarından biri: “Kurtuluş yok, tek başına, ya hep beraber, ya hiçbirimiz”

Bu slogan genelde kalabalık caddelerden geçen cılız protestocuların çaresizliğini gösterdi.

Çünkü insanlar bu çağrıyı duymamazlıktan geldiler. Çünkü pek ikna edici değildi.

Bunun birkaç sebebi var;

Birincisi iktidar mücadeleleri ne kadar sert olursa olsun hayat hep devam etti. Mesela 16 Temmuz 2016 sabahı bile insanlar işlerine gittiler.

İkincisi siyasi aktivistler, elitler bunaldıkça acil durum butonuna bastılar, aktivizmi bir spora çevirdiler, halk için durum o kadar acil olmadı.

Ve belki en önemlisi; vaad edilen “kurtuluş” güven vermedi, heyecan uyandırmadı.

Bu çağrıyı yapanlar toplumla sahici bağlar kuramadığı için “ya hep beraber ya hiçbirimiz” gibi bir kardeşlik, beraberlik, kaderdaşlık duygusunu da oluşturamadılar.

Şimdilerde bu sözü Ekrem İmamoğlu da kullanıyor.

Klasik sol grupların eylemlerinden daha büyük kalabalıklar toplanıyor ama o birkaç bin kişinin sloganları yine büyük kalabalıklara işlemiyor.

Bu zayıf eylemler artık birinciliğe oynayan muhalefeti olduğundan daha zayıf ve etkisiz gösteriyor.

“Ya hep beraber ya hiçbirimiz” gibi bugüne kadar hiçbir karşılık bulmamış, marjinal görünmüş bir çağrı kitle partisine uymuyor.

Çünkü kitle partilerinin esas gücü halkı sokağa çıkarmak değil, sandığa götürmektir.

Gücünü göstermenin yolu öfkeli eylemci olmak değil, sabırlı, mutedil kalmayı başarmaktır.

Her şeye rağmen reaksiyoner tepkiler yerine kendi gündemini izleyen, en büyük zaafı olan ülkeyi yönetme ehliyetini elindeki belediyelerle göstermeye devam eden, huzuru kaçıranın kendisi olmadığını anlatan bir muhalefet ancak bu baskılara karşı dirençli görünebilir.

Ama galiba çoğu sol geleneklerden gelen muhalif elitler için bunlar fazla sağcı, pasifist yöntemler.

Acilci muhalif elitler hemen bugün bir şey yapmak istiyor, iktidara olan tahammülsüzlükleriyle cepheyi daraltan bir aktivizme savruluyor, iktidara olan hınçlarını geniş kalabalıklara yöneltiyor ve kapsayıcılığı çok çabuk atlarının terkisine atıyorlar.

Sandığa en az iki yıl varken gerilimi yükseltmek, o yüksek gerilimde halkı tutmak pek iyi bir kurtuluş yöntemine benzemiyor.

Ya hep beraber ya hiçbirimiz diyecek kadar aidiyet hissi yaratmak da slogan atarak olmuyor.

Büyük jüri uzaktan herkesi izliyor.

Esas hedef onun rızasını kazanmak olmalı.

YORUMLAR (141)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
141 Yorum
  • Ertan / 01 Şubat 2025 15:06

    Yazınız gerçekten muhalefetin tam resmini açıklıyor.CHP üst ve yerel yöneticiler(hatta il ve ilçe yöneticlieri dahil) genelde elit yaşam içerisindeler.örneğin Ekrem İmamoğlundan sol kulvarda ne mücadeleci ruhu, ne yeteği, nede böyle bir amacı yok.kendisi iş adamı.yıllardır Muhalefet partilerinde uzun yıllardır lider vasıflı insanların olmamasından dolayı vatandaşlar mecburiyetten Ekrem İmamoğlu ,Mansur yavaş demek zorunda bırakıldılar.Bunların elit yaşamları vatandaşların yaşantıları uyuşmuyor.

    Yanıtla (2) (7)
  • OkurM / 01 Şubat 2025 17:28

    Bunların elit yaşamları derken akpli çocukları olgusu hiç mi aklınıza gelmiyor?
    Nasıl bir elit yaşam?
    İmamoğlu ve Mansur elit yaşam olarak ne yaptı ki?
    Turkiyede ortalama esnafın yasayisindan fazla neleri var?

    Yanıtla (3) (2)
  • Ertan / 02 Şubat 2025 13:10

    Aynen öyle ortalama kapasiteye sahipler.Kitleleri ikna ve yön verecek kapasiteleri yok.Bir çok ortlama Ak partililerden hiç farkları yok.

    Yanıtla (2) (1)
  • Cenap / 01 Şubat 2025 10:52

    Bence Müslüman kardeşler örgütünün tarihini sadece onların kaynaklarından değil batılı kaynaklardan okumanız daha faydalı olur. Özellikle alman arşivlerinde Nazilerle olan ilişkileri. Her örgüt zamanla savaştığı ve yan yana durduğu ideolojilerle, guruplarla aynılaşıp bir süre sonra onların kendisi olmaya başlar. Bu durumda “artık çok geç” denilen noktadır. Bunu unutmayınız. Bunu örnek mi istiyorsunuz?

    Yanıtla (4) (0)
  • Mansur / 01 Şubat 2025 17:44

    İslamiyet bir ideoloji değildir. İslamiyet. Allahın en mükemmel dinidir. Şimdiye kadar Allah'ın gönderdiği dinlerin halis özü özetidir. Allahın isteklerini ve istemediklerini yani kurallarını kapsar. İdeoloji ise insan ürünü olup felsefenin siyasete yansımasıdır. İkisi arasındaki fark Allah"la kul arasındaki fark kadar büyüktür. Nasıl kıyas yapılabilir.

    Yanıtla (3) (9)
  • Birisi / 01 Şubat 2025 21:03

    Mansur bey, Cenap adlı yorumcu, İslâmiyetten söz etmiyor, Müslüman Kardeşler isimli bir örgütten söz ediyor. Bir daha okuyunuz o yorumu.

    Yanıtla (1) (0)
  • kim / 02 Şubat 2025 07:39

    mansur arkadaşın müslüman kardeşlerle ilgili zerre fikri ve bilgisi yokki.

    Yanıtla (1) (1)
  • Halil Akıncı / 01 Şubat 2025 21:59

    Gerilimi yükselten muhalefet mi?Yazınızdan o anlaşılıyor.
    Yani o zaman Ümit. Özdağı tutuklayan,12 sene önceki defterleri açıp suçlu arayan, sokak röportajında ,düşündüğünü söyleyen vatandaşı tutuklayan da muhalefet•••Yaptığınız da gazetecilik…..

    Yanıtla (4) (0)
  • Cenap / 01 Şubat 2025 10:47

    Jakoben olunmaz, Jakobenizmin içine doğulur. Yani sizin algıladığınız gibi Türkiye’de Kemalist bir elit sınıfı bulunmayıp sadece düzgün giyimli, bir kısmı orta sınıf gelirine sahip, çoğunluğu bilgi yoksunu demokratik değerlerle değil parti ve lider kültü ile büyütülmüş steril bir gurup vardır. Size bunlar olan karşıtlığınız demokratik değerlere yaklaşımınızda sorunlara sebebiyet veriyor. Bence bu durumdan çıkmalısınız

    Yanıtla (3) (2)
  • Karar okuru / 01 Şubat 2025 19:54

    O gurup eğitimde de, kültürde de genele nazaran çok daha iyidir.

    Yanıtla (3) (0)
  • Sever / 01 Şubat 2025 21:02

    CHP’ye göre; bizim bir şey yapmamıza gerek yok zira NATO ülkesiyiz, dostumuz ve müttefikimiz ABD ve diğer ittifak ülkeleri, bizim yerimize, ne gerekiyorsa yaparlar.
    Kıbrıs Barış Harekâtı’nda askerimizin elindeki piyade tüfeğini bile, bu NATO silahıdır kullanamazsınız demediler mi?
    Aynı delikten daha kaç kez ısırılacağız?

    Yanıtla (0) (1)
  • leyla / 01 Şubat 2025 14:21

    Yıldıray bey, bu slogan "Kurtuluş yok, tek başına, ya hep beraber, ya hiçbirimiz” inandırıcı değil. kin ve nefret yüklü seküler kesimin derdi dindarları yok etmek, aşağılamakmış, yavaştan ortaya çıkıyor. rte bence bunları kıştırtıp bir konuştursun, içlerini döksünler. o zaman jüri gibi izleyen halk yine bilinen tokadı yapıştıracak belli ki. olan da bize oluyor; aradaki kararsızlara. neyse, aynı teraneler...bu ülkenin bir yüzyılı daha var; öğrenecek ve uygulayacak eğer vatan kalmışsa tabi

    Yanıtla (1) (7)
  • OkurM / 01 Şubat 2025 17:33

    Ortada kışkırtma falan yok. Ortadan kaldirma var.
    Imamoglunun hangi açıklamasında düşmanlık var?
    Adam kendisi için getirilmiş önemli bir devlet yetkilisine
    Senin için bile rovanşist missillemelere yol açmayacak bir sistem kuracağız demeye çalıştı.
    Ben bu kadar kucaklayıcı olamazdım benzeri durumda.

    Yanıtla (5) (1)
  • A.Derin / 01 Şubat 2025 20:44

    Bu sloganın neresinde kiskirticilik var, tam tersine birliğe, dayanışmaya çağırıyor, herşeye ön yargı ile bakmayın, icinizdekini dışa vurmak için gerekçe olarak kullanmayın..

    Yanıtla (2) (0)
  • Kunduz / 01 Şubat 2025 00:41

    Yıldıray senin kafan çok karışık. Muhalefeti eleştiriyorsun her zamanki gibi. Aslında bu kutuplaşmış düzende havuz medyaya daha iyi uyum sağlardın Nasrettin Hoca'nın dedipi gibi: Hırsızın hiç mi kabahati yok

    Yanıtla (47) (5)
  • Sever / 01 Şubat 2025 20:26

    Demokrasilerde muhalefetin de en az iktidar kadar önemli olduğuna inanan biri olarak bu iç karartıcı tablodan ülkemiz siyaseti adına üzüntü duyuyorum. Bir umut kırıntısıyla bu partiye ve yöneticilerine bakıp da iç geçiren CHP seçmenine Allah sabır versin diyorum.

    Yanıtla (0) (4)
  • Mutlu Yücel. / 01 Şubat 2025 01:59

    Özgür Özel'in başkan olduğu bir muhalefet halka güven vermez,vermiyor.Halk zihninin bir tarafında da,Özgür ün,İmamoğlu nun ve kısmen de Mansur un,Akşener ile kapalı kapılar ardındaki mesaisi ve kurultayda da özellikle İmamoğlu nun İstanbul delegeleriyle çevirdikleri dolapların,samimiyetsizliğin karanlik örtüsü var.

    Yanıtla (12) (30)
  • Mutlu Yücel. / 01 Şubat 2025 17:42

    Neden bu kadar beğenmeyenler oldu ki?Bir hatırlayın bakalım,Akşener niçin ve kimlere 'beni arkamdan hançerlediler'demişti.El cevap.Akşener onlara partinizden ayrılın beraber olalım cevabına önce evet sonra hayır dedikleri içindir.Onlar ki yediği kaba tükürenlerdir.Beşiktaş Belediye başkanı gibi kadrolarını genelde AKP ve MHP ye açanlardır.

    Yanıtla (0) (7)
  • karar okunur / 01 Şubat 2025 02:49

    Komşunuz Ahmet Taşgetiren´in “Lebâleb“ yazısını okursanız seyircinin sessizliğini, tepkisizliğini daha iyi anlarsınız. Yüksek gerilimi yaratan, topluma gözdağı veren iktidardır. Maalesef muhalefet kendini savunmaktan, söylenildiği gibi “öfkeli eylemci“ bile olamıyor. iktidarın istediği de bu değil mi? Muhalefetin halkı seçime (eylemlere) hazırlamasını engellemek. Halkın "ben hazırım" demesi. CHP´nin seçime hazır olmasından çok daha önemli.

    Yanıtla (25) (3)
  • Mansur / 01 Şubat 2025 09:58

    Halk seçime her zaman hazır. Ama siz yazarı anlamıyor anlamak istemiyorsunuz. Aslında size dostça tabsiyeler. Tavsiye istemem diyor ve yine kaybetmeye aday oluyorsunuz. Halkın bu ortamda seçime hazır olmaması mümkün değil. Yani ne yapsın seçime hazır olduğunu belirtmek için. Bütün halk mesaj mı atacak seçime hazırız diye. Peki muhalefet sine-i millete dönmeye hazır mı. Değilse nasıl olacak seçim.

    Yanıtla (0) (7)
  • karar okunur / 01 Şubat 2025 14:21

    Bu arada herkes için içimde kalmasın; Ben CHP´li değilim. Mevcut yönetimin ülkeyi daha da kötüye götürmesine gönlü razı olmayan, vatanını, milletini seven, doğru bildiğinden, doğru gördüğünden, HAKtan yana biriyim. Bunu partizanlığa indirgemeyin. Eğer bu duruş beni CHP ile yanyana getiriyorsa, CHP´nin yanındayım.

    Yanıtla (7) (0)
  • Mansur / 01 Şubat 2025 17:39

    Herkes haktan yana olmalı. Ama hakkı savunuyorum derken haksızlık uapmayalım diyoruz. Bunun için bahane edip CHP'li olacaksan sen bilirsin. Ben bildiğimi söylemeye devam edeceğim. Ben de o partiye yani chpye oy vermeyeceğim. Erdoğan'a da. Ben en büyük çoğunluktan kararsızlardanım. Beni kim ikna edecek. İki taraf da inandıramaz beni. Hak hukuka önem vermiyor Akp. Sazı eline alınca değerlerimi hiçe sayıyor CHP. Ve kendine oy vermeyenleri de aşağılıyor.

    Yanıtla (1) (8)
  • Kenyalı / 01 Şubat 2025 14:06

    Suriyede esadın düşmesinde muhalefet yanlış tahminde bulunduda iktidar doğru tahmindemi bulundu esadun gitmesinden üç güb öncesine kadar astana sürecinden bahsedip esatla görüşmek için aracılara ricada bulunuyorlardı esadın bu kadar kolay devrileceğini HTŞ bile tahmin etmiyordu

    Yanıtla (3) (3)
  • OkurM / 01 Şubat 2025 17:35

    Tüm kemalat reise, bütün noksan sıfatlar özgür beye aittir.
    Aksine beyan hilafı maslahattır...

    Yanıtla (2) (0)
  • arafta kalanlar / 01 Şubat 2025 11:55

    chp nin aradığı toplumsal muhalefet ancak meriç nehrinin batısında kalan topraklarda bulunur.hayatta kalma refleksiyle kaderci bencil çıkarcı bir yapının yaygın olduğu topraklardır anadolu. cehalet oranının yüksek olduğu yüzyıllardır baskı ile susturulmuş bu toplumun genlerinde korku hakimdir.bu topraklardan toplumsal muhalefet çıkmasını beklemek horozun yumurtlamasını beklemek gibidir.

    Yanıtla (11) (2)
  • Karar okuru / 01 Şubat 2025 14:47

    Kısaca şark kültürü ve aklı ile modern çağda yürümek çok güç, ama halk dalkavukluğu her zaman çok çekicidir.

    Yanıtla (6) (0)
  • OkurM / 01 Şubat 2025 17:30

    Neden haksızlık ediyorsunuz ki?
    İmamoğlu nereye çağırsa soğuk kış mesai günü demeden millet gidip toplanmaya çalışıyor.

    Yanıtla (2) (1)
  • Murat / 01 Şubat 2025 16:41

    Sn yazar, "Türkiye’de son 200 yılda halkın seçimler dışında ana aktör olduğu bir iktidar değişimi yaşanmadı." demişsin. Oysa ki 15 Temmuz da halkın seyirci olmadığını hep beraber gördük ve yaşadık.

    Yanıtla (1) (0)
  • Mansur / 01 Şubat 2025 08:45

    Benim savunduğum fikri savunmuş etraflıca yazar. Yerel seçimden bu yana ana muhalefet taraftarları ifrat eder oldu. Hele dini konularda. Bu ifratları taşkınlıkları halkı ürkütüyor. Bunu görünce de halkı suçlama kolaycılığına düşüyorlar. Kimden oy geçirecekler acaba. Akıllı olan böyle davranmaz.

    Yanıtla (2) (9)
  • leyla / 01 Şubat 2025 14:18

    haklısınız. uzun bir süredir rte ve hükümet eleştiriyorum ve kendimi muhalif olarak görüyordum. hala da öyleyim ama arkadaşım bu laiklerdeki kin ve nefret insanı kanser eder. inanılmaz bir kibirle harmanlanmış bir nefret. bu adamlar halka ne vaad ediyor? adalet mi? geçim mi? planları ne? bilen yok. tek sloganları rte gidecek. eee? sen daha mı iyisin? bir delil göremedik. bak, Ankara'da hala köpekler çocuk yiyor, Mansur nerede? Mansur popülizm peşinde.

    Yanıtla (1) (5)
  • Mansur / 01 Şubat 2025 16:13

    Ne yaparlarsa yapsınlar. Ama benim için en önemlisi Dinim imanım halkımın imanı. Erdoğanı istedikleri kadar eleştirsinler. Ben de eleştiririm. Ama onu bahane edip dinime saldırmasınlar. Din onun tekelinde değil.

    Yanıtla (3) (6)
  • okur / 01 Şubat 2025 15:52

    Sn yazar, yine muhalefeti eleştirmiş, ülkenin bugününden yarınından şikayet edenlere verip veriştirmiş. İktidarın yaptığı haksızlıklara, yolsuzluklara, çirkin siyasete, yargı eliyle bel altı saldırısına tek bir cümle etmemiş. Mağdurun değil zalimin ve mağrurun sesi olmuş. Bu millet hakkını arayıp bulamayanın hep yanında oldu. Hukuksuzluğa isyan edenlere, halka hakaret ediyorsunuz diyenler, sizin hakkınızı da bizler savunuyoruz. Adaletsizliğe isyan etmiyorsunuz, başınıza gelince ağlamayın.

    Yanıtla (7) (2)
  • Musto / 01 Şubat 2025 15:23

    70 yaşına merdiven dayadık. Ben bile artık sokağa çıkıp haykırmak ,23 yılda yaptıklarını yapamadıklarını yapmak istemediklerini söylemek haykırmak istiyorum. Dağılan Sovyet vatandaşlarını 25-50 dolara çalıştırıyor, sadaka veriyorduk. Bedenlerini satıyorlardı.Bugün hepsi bizi solladı onlar bize sadaka verecek hale geldi bizleri çalıştırıyorlar. Demokrasi geldi insan gibi yaşıyorlar, gerekirse istifa etmeyi bile biliyorlar. Halkını sefalete sürükleyenler alım gücünü düşürenler halen konuşuyorlar.

    Yanıtla (12) (2)
  • Karar okuru / 01 Şubat 2025 10:55

    “Sandığa en az iki yıl varken gerilimi yükseltmek, o yüksek gerilimde halkı tutmak pek iyi bir kurtuluş yöntemine benzemiyor.” Her halde böyle düşünebilmek için gözlerin kör, kulakların sağır olması gerek ya da psikolojide “yansıtma” denen ve örneğin içindeki birine karşı husumeti yansıtarak “onun bana husumeti var” durumuna gelmek. Yazarımız da iktidar gözlüğü ile bakıp iktidarın gerginlik politikasını “muhalefet gerginlik üretiyor”algısına çevirmiş. Ayrıca gerginlik olmasın diye susulmalı mı?

    Yanıtla (9) (2)
  • Sever / 01 Şubat 2025 15:03

    Kendilerine müdahale edilince de toplum 'kutuplaşıyor'muş! Toplumun 'kutuplaş'maması için bunlara müdahale etmemeli, söz söylememeliymişiz! Kendilerini Atatürkçü/Kemalist/Laik/Solcu gibi seküler kimliklerle tanımlayanların "Ülke bizim, istediğimizi yaparız" şımarıklığının artmasında bizlerin sessiz kalışımızın da tesiri var. Şımarıklık düzelmeyecek bir psikolojik sorun değil, iyi bir tedaviyle terbiye edilebilecek bir davranış bozukluğu. Tedavi süreci başladı.

    Yanıtla (1) (4)
  • Muhriç / 01 Şubat 2025 14:47

    Bir yemek yarışmasında, üstat bir gurme, ilk yemeğin tadına bakmış ve "Sonuncu bu yemek." demiş. "Üstat, diğer yemekleri henüz tatmadınız." diyecek olmuşlar, gurme; "Gerek yok, kimse bundan daha kötüsünü başaramaz." diye cevaplamış. Adalette, ekonomide, milli eğitimde, dış politikada ülkemizi bulunduğu noktadan daha kötü bir noktaya bu muhalefet bile getiremez. Ama kime anlatacaksınız; "Cehlin ol mertebesi sehl olmaz, Kisbsiz tâ bu kadar cehl olmaz.". Aydın geçinenler bile böyleyse...

    Yanıtla (4) (1)
  • Büyük Türkiye / 01 Şubat 2025 14:37

    Siyaset toplumla iç içe olma yanında nerede, ne zaman, ne tür hamle yapılacağını bilme işi ve sanatıdır. Anadolu halkıyla barışık olmayı başaramayan Chp bu sanatı icradan uzaktır. Belediyeler için aldığı tepki oyları ümitlendirmiş olsada yerli yersiz herşeye tepki gösterme, marjinal kesimlere yakın durma, sağlıklı bir plan ve proje sunamama ve en önemlisi kripto isimleri bünyesinde bulundurma ve cumhurbaşkanlığına hazırlama halkın gözlemindedir.

    Yanıtla (1) (2)
  • Özer / 01 Şubat 2025 14:24

    Demokrat geçinip mevcut düzeni savunup muhalefete yuklenme iz kendinizi inkar.

    Yanıtla (2) (0)
  • Fikri Zahir / 01 Şubat 2025 13:58

    Sokak yada sandık ikilemi zehir gibidir. Seçmenini konsolide edemeyen parti gider:) Önce bölünüp sonra birleşmejtir çözüm belkide. Tıpkı AMİP gibi bölünerek çoğalmak!
    Bu etnik hayalist partiler içinde çözüm aslında ama fakat.. yapamazlar; çünkü yaptırtmazlar:))
    Görünen:6’lı masa yı kullanarak sağ +5(beş) yandaş daha buldu kendine! sağ çoğunluk. Kim mi kazanır büyük şehirleride gelecek seçimde?
    Cevabı yorumun içinde:)

    Yanıtla (0) (0)
  • Mürsel / 01 Şubat 2025 13:41

    Chp esas sorunu görmüyor cesaret edemiyor. Bu millete tagayyür/ başkalaşım geçirttiğini ( büyük travma) idrak etmiyor kolaya kaçıyor. Neokemalizme (demokrat) ayak diriyor; büyük kütleyle barışık değil. Mesela; darbe sendromu yaşadığımız halde asi teymenleri sahipleniyor, ülkede milyonlarca heykelin mana ve maliyetini sorgulamıyor meçhulasker anıtını tartışamıyor!

    Yanıtla (1) (3)
  • Bülent Gönenç / 01 Şubat 2025 13:39

    Tarihimizin son 200 yılı incelenirse, makalede anlatılan ana fikir( strateji) CHP için yol haritası. İktidar her muhalif söyleme soruşturma açtırıyor.. Açtırsın. Ne olcak.
    Muhalefetin verdiği tepki iktidarın istediği tepki.
    Muhalefet sadece ve sadece normal davranış sergilemeli, sakin olmalı ; ve sahip oldukları belediyelerde halkın beklentilerine kulak vermeli gereğini yapmalı.

    Yanıtla (1) (0)
  • Ahmed zeyd / 01 Şubat 2025 13:15

    Yerel seçimlerde alınan oy müthiş fark var ortada moral muhalefette tek yapmaları gereken milletle barışmak ve güven oluşturmak olan muhalefet ihaleye fesat karıştırmaktan soruşturma açılanlar için Türkiye de ilk defa miting yaptı. Bu kadar güvenilmez bunlar işleri şov birde yıllardır aşağıladiklari Suriyelileri ziyarete gitmeye kalkıyorlar..

    Yanıtla (1) (1)
  • Ahmed zeyd / 01 Şubat 2025 13:11

    'Bu çağrıyı yapanlar toplumla sahici bağlar kuramadığı için “ya hep beraber ya hiçbirimiz” gibi bir kardeşlik, beraberlik, kaderdaşlık duygusunu da oluşturamadılar.'
    Hiçbir zaman kuramadılar öyle bir dertleride yok,hiç bir şeyleri yok.iktidarın hataları üzerine tepinen bir muhalefet var. Buldukları mağdurlar bile sahte çıkıyor. Hele hele çözüm süreci hakkında ne düşünüyor muhalefet ?

    Yanıtla (0) (1)
  • Gurbetci / 01 Şubat 2025 10:22

    Sayin yazar, sizin bu muhalefet allerjinize karsi ilac varmidir acaba?

    Yanıtla (7) (0)
  • Adem Nas / 01 Şubat 2025 12:46

    Yazarın muhalefet alerjisine en etkili ilaç: Biraz araştırıp yazardan daha inandırıcı doğruları okurlarına duyurmaktır!

    Yanıtla (1) (1)
  • Abbas yolcu / 01 Şubat 2025 11:28

    Muhalefetin güçlenmesini yükselmesini birinci olmasını içten içten isteyemeyen , ülkenin şu halinde bile iktidarı degil de muhalefeti elestiren utangac iktidar tanlısı yazarımız

    Yanıtla (21) (2)
  • Adem Nas / 01 Şubat 2025 12:40

    Doğruları yazmak bir yazarı iktidar yanlısı olarak gösteriyorsa,
    vay haline ülkeyi yönetmeye talip partinin mücadelesine......

    Yanıtla (0) (2)
  • ky / 01 Şubat 2025 11:47

    Şu mualefeti eleştirme kolycılığında vazgeçseniz diyorum . Mualefet için söylediklerinizin hepsi doğru bile olsa, İktarın yaptıkarı yanında öncelk mualefet olmamalı. Yaşamı etkileyen ülkeyi yaşanmaz hale getiren ktidarın eylemleri. Bunları yazın. Öncelk bu olsun.

    Yanıtla (13) (5)
  • Çizgi / 01 Şubat 2025 09:21

    Yazının anafikri şu galiba; AKP bu ülkede halkı temsil ediyor onun niyetlerini beklentilerini daha iyi görüyor ve uyguluyor ve CHP de elit olduğu için halkı anlamadığı için muhalefet süreçlerini yönetemiyor. Bu durumda AKP nin yarattığı bu baskı ortamı, ekonomideki beceriksizlikler ve liyakatsızlık ve hukuksuzluk ‘halkın isteği ve beklentisi’ galiba.

    Yanıtla (13) (0)
  • Sever / 01 Şubat 2025 11:42

    CHP'nin içi gerçekten çok karışık. Kılıçdaroğlu, Özgür Özel ve İmamoğlu'nun sırtına sapladığı hançerin hesabını sormaya kararlı. Durmuyor, geri adım atmıyor.
    CHP'nin iktidara gelmek üzere olduğu halüsinasyonu ile kendi içlerinde ahenk, bütünlük varmış tiyatrosu oynuyorlar.
    Dereyi görmeden paçaları sıvadılar da, bu cumhurbaşkanı adayını belirleme, öyle tereyağından kıl çeker gibi olmaz.
    CHP'den bahsediyoruz...

    Yanıtla (2) (14)
  • Mustafa T. / 01 Şubat 2025 01:05

    Bu değerlendirmelerin isabetli olduğunu düşünüyorum. Ayrıca, "Geçim yoksa seçim var" sloganına farklı bir açıdan bakmak istiyorum. Bu slogan; barışa doğrudan karşı çıkanlar ile, "barış iyi ama iktidar barış yapmaz" diyerek dolayısıyla köstek olanları, aynı bayrak altında toplayan bir slogan işlevi görüyor. Dolayısıyla, bu slogan, objektif olarak, muhtemel bir barış sürecini baltalamayı hedefliyor. Bence bu çok açık görünüyor.

    Yanıtla (6) (11)
  • Karar okuru / 01 Şubat 2025 10:23

    Yetmez ama evet dedikten sonra da çok umutlanılmışrı ne oldu? Burada sorun artık Kürt-Türk filan değil, hatta hibrid demokrasi de değil, sorun artık medeniyet zemininden kopmakla ilgili. Barış konusuna gelince 100 yıl önce yarım kalmış bir işi şimdi tamamlama aşamasına geldiler. O konuda ne Türk, ne de serbest Kürt iradesi var ortada; yakayı kaptırmış sürükleniyorlar sadece. Ama aslolan halkın uzun dönem menfaati için her şeyden önce hukuk, adalet ve medeniyetin tesisi gerek.

    Yanıtla (8) (1)
  • Sever / 01 Şubat 2025 11:22

    PKK kendisini feshederse bu Türkiye'de yeni bir tarih yazmaktır.
    Tarihi 2023 seçimlerinde Altılı Masa siyasetçileri nasıl tasfiye edildiyse Suriye'deki başarı ve terörün bitirilmesiyle de topluma yeni hiçbir şey söylemeyen post-truth siyasetçiler de tarih olacak, esamileri okunmayacak.
    Kılıçdaroğlu'nun deyimiyle "Geliyor gelmekte olan", asıl korkuları bu.

    Yanıtla (1) (11)
  • Insan haklari savunucusu / 01 Şubat 2025 03:12

    Tek adam rejimine umut baglayanlar yine hayal kirikligina ugradilar. Cozum sureci derken rejim daha da sertlesti. Simdi amac imamoglu'nu hapse atip siyasi kariyerini bitirmek. Gecmis olsun.

    Yanıtla (24) (6)
  • Tavşan / 01 Şubat 2025 10:38

    Tek adam rejimi derken ?! Öndere hakaret olmuyor mu ?

    Yanıtla (3) (5)
  • aslı / 01 Şubat 2025 11:19

    Tek adam rejimine umut bağlayanlar yine hayal kırıklığına uğradılar. Eskisi gibi her Allahın günü siyasetçileri fırçalayan YÖK başkanları, anayasa mahkemesi başkanları, generaller yok. Üzüntünüzü, hayal kırıklıklarınızı anlamaya çalışıyorum.

    Yanıtla (3) (11)
  • Canip / 01 Şubat 2025 11:10

    Türkiye’de insanlar “biz neden aç kaldık, yoksullaştık, neden eğitim alamıyoruz” meselesini irdelemek’ten ziyade; “acaba Kürtler Suriye’de ve Irak’ta insani bir statü elde edecekler mi” meselesi ile daha çok uğraştıkları için, bulundukları durumun sebebini bir türlü kavramıyorlar bu da bugünkü mevcut Türkiye tarihinin en kötü yöneten hükümetinin kesintisiz bir süreklilik kazanmasına sebep oluyor, sorun bu kadar basit.

    Yanıtla (6) (1)
  • Karar okuru / 01 Şubat 2025 11:08

    Rahmetli Aziz Nesin’in kült romanı ve onun Kemal Sunal tarafından filme alınmış versiyonu “Zübük” bizim toplumumuzun kültürel, sosyal, ahlaki ve siyasi çerçevesini tek bir hikaye içinde oldukça zengin ve ustaca resmetmiştir. Hikayedeki ilginç bir karakter de “muhalif Kadri efendi” diye birisidir. Bu kişi her zaman muhalif yanda olmuş, hatta partisi iktidar olsa hemen karşı partiye geçen biri. Yazarımızda benzer şekilde muhalefet ne tarafa dönse hemen karşıya geçip eleştiri bombardımanına başlar!

    Yanıtla (7) (5)
  • Mustafa Rıfat ÖNİZ / 01 Şubat 2025 11:00

    Harika yazılar yazıyorsunuz sayın yazar. Şimdiye kadar nasıl kovulmadığınıza hayret ediyorum, böyle yazmaya devam ederseniz yakın zamanda kendinize yeni bir gazete aramaya mecbur kalacaksınız. Daha önce Erdoğan'a methiyeler düzen yazarlar şimdi Erdoğan'a nefret saçarak geçimlerini temin ediyorlar. İnşallah burada kalmaya devam ederek en sağduyulu birini okumak için bu siteye girmeye devam ederim.

    Yanıtla (1) (12)
  • Cenap / 01 Şubat 2025 10:59

    IRA ve İngilizler,
    Hamas, Hizbullah- Iran,
    PKK -baas Partisi,
    ÖSO, SMO- TSK
    Taliban- Kızılordu
    AKP-Müslüman kardeşler
    Bunların tamamı askeri olarak birbirine benzedikleri gibi sosyolojik olarak da aynılaşan yapılardır. Davranış biçimleri, demokrasi konusundaki refleksleri hep bir aynılık taşır.

    Yanıtla (2) (0)
  • Mustafa Sönmez / 01 Şubat 2025 10:57

    Salih Cenap Baydar'ı okumanı tavsiye ederim.

    Yanıtla (1) (0)
  • OkurM / 01 Şubat 2025 00:29

    Iktidarin yaptığı: suni acı ile erken doğuma zorlamak.
    Enteresan bir yaklaşım. Doğru olabilir.
    Ama Bugünkü mevcut slogan, önde gelenlerin sol müktesebatından kaynaklanan eylem alışkanlığı ve dayanışma yaygaralari falan degil sadece.
    Ortada ciddi ciddi tutuklama dalgası var. Bu iftarda başka nasıl bir slogan bekliyorsunuz ki?
    Cuma günü mesai sonu adamı içeri alacaklar galiba diye herkes bu endişeyi yaşadı.
    Bu aşamada KK'nin baharlar gelecek sloganı mi kullanılacaktı?

    Yanıtla (11) (1)
  • Okur / 01 Şubat 2025 10:56

    Aynen katılıyorum

    Yanıtla (3) (0)
  • Okur / 01 Şubat 2025 10:54

    Muhalefetin yapabilecek bir şeyi yok

    Yanıtla (0) (0)
  • Karar okuru / 01 Şubat 2025 00:47

    “Elit” taşra kompleksini ele veren sihirli kelime. Elit kimse neyse, neye yakıştırılmışsa onu duyar duymaz adrenalin çoşkusu önlenemez. Ne yazıkki toplumun önemli bir kesiminin motivasyonu da bu.

    Yanıtla (12) (3)
  • kim / 01 Şubat 2025 02:08

    muhalefetin elit olarak adlandırılması bizim gibi cahil taşralılarda akpye yönelimi artıracak.aslında buda yazarın niyetini ortaya koyuyor demi???

    Yanıtla (18) (5)
  • Karar okuru / 01 Şubat 2025 10:46

    Yazar sadece durumu yansıtıyor. Taşraya gelince o da rölatif bir tanım, günün gelişmiş medeniyeti esas alınırsa hepimiz taşralıyız. Mesele taşralılığı eleştirmek değil gerçeği görmek. Boyunuz kısa ise bunun kompleksine girmek değil, farkında olmak ki bu bir meziyettir. Asıl sorun kendi gerçeğini reddetmek için komik argümanlar geliştirmektir.

    Yanıtla (2) (3)
  • Cenap / 01 Şubat 2025 10:39

    Demokrasi karşıtlarımıza olan nefretimizden ve onların bize yaptıkları baskılardan çıkarabileceğimiz sonuçlarla elde edilecek bir şey olmayıp çocukluğumuzdan itibaren aileden öğrenilen bir şeydir. Bu doğruyu anladığımızda toplumsal meselelere daha makul yaklaşırız.

    Yanıtla (1) (0)
  • Cenap / 01 Şubat 2025 10:37

    Çok şey yazılıp hiçbir şey ifade edilmeyen bir yazı olmuş. Yıldıray Bey’in Müslüman kardeşlere olan anlamsız baygınlığını ve demokrasiyi içselleştirememe durumunu dışarda tutarsak, kendisinin bir konuyu yazmadan önce bazı şeyler okuduğu, yazdığı yazılardan hep belli olur. Fakat bu yazı bir şeyler karıştırmadan yazıldığı için fazlasıyla eksik.

    Yanıtla (6) (0)
  • Hasan / 01 Şubat 2025 00:34

    Muhalefet özellikle CHP kendi mahallesinden birileri haksızlığa ve hukuksuzluğa maruz kaldığında tepki veriyor bunu sessiz mazlumlar yine sessizce izlemeyi tercih ediyor

    Yanıtla (2) (10)
  • Karar okuru / 01 Şubat 2025 10:15

    Haksızlığa tün muhalefet hatta açıkça iktidara destek olmayan herkese haksızlık yapılıyor. Ancak geçenlerde sayın İbrahim Kahvecinin güzel bir yazısı vardı “taban sınıfın” husumeti ile ilgili; orada gayet net tarif ediliyor ülkenin hali.

    Yanıtla (3) (0)
  • emekli müfettiş / 01 Şubat 2025 00:23

    İnsaf be kardeşim. İktidarın bu kadar hukuksuz uygulamalarına karşı bir şey demeden illa da muhalefette muhalefet demek zorunda mısınız? Ne yapmalı muhalefet? Bari onu açık yaz be kardeşim. Bırak nalına mıhına vurmayı. Hoşça kalınız.

    Yanıtla (38) (4)
  • Kararsız / 01 Şubat 2025 07:26

    Söylemiş yazar. Uzun vadeli tutarlı ve kapsayıcı bir muhalefet yapılmalı. Akp’lilerin önemli bir kısmı CHP’ye oy vermeye karar vermedikçe CHP’ye iktidar olmak yok. Bu durumda Mustafa Kemal’in askerlerine sığınmaktan başka çare de kalmıyor CHP’ye. Bu da demokratik muhalefet olmuyor. CHP maalesef olmuyor olamıyor.

    Yanıtla (1) (6)
  • Mansur / 01 Şubat 2025 17:50

    Chp artık kendisini kısıtlayan ne varsa onlardan kurtulmaya ant içip halka doğru yelken almalıdır. Yoksa gemi olduğu yerde kalır. 70 küsur yıldır olduğu gibi. Halkın AKP'ye tepkisini muktesep oy olarak görmesi onun en büyük hatası şu anda söylemlerini saymazsak. Söylemleri zaten itici incitici. Bize oy vermiyorlar diye halka çatmalar Erdoğan'ı eleştiriyoruz deyip Dini değerlere saldırmalar. Birisi CHP'ye bu yol yol değil demeli.

    Yanıtla (1) (1)
  • Hüdaverdi / 01 Şubat 2025 09:37

    Sayın müfettişim pek de iyi ve dikkatli bir teftiş yapamıyorsunuz! Eğer yapmış olsaydınız muhalefetin muhalefet değil, sadece vur abalıya diyerek halkın işlerini aksatan bir karanlık örgüt gibi davrandığını görüp bir şeyler derdiniz!

    Yanıtla (2) (6)
  • Karar okuru / 01 Şubat 2025 10:10

    Muhalefetin yapması gerekeni açık açık yazmış ya. Gündeminizi olumlu işlerle takip edin, mevziyi terk etmeyin, eski militan solcu kahveciligi bırakın, hakla içiçe ve yanında olun. Kimse bu kadar doğru bir danışmanlığı bedava yapmaz bence. Kıymeti bilinirse muhalefete çok güzel akıl vermiş.

    Yanıtla (2) (5)
  • Özer / 01 Şubat 2025 01:06

    Sayın yazar muhalefet basarili gidiyorakp surekli kendi ayagina ateş ediyor.Hukuku zorlayarak sonuç alınmaz.Devleti duzgun yonetsel sorun kalmaz fakat yonetemiylrlar artık akp dönemini millet kapatacak

    Yanıtla (27) (5)
  • Mansur / 01 Şubat 2025 10:00

    Siz yazarın dostça uyarılarına tepki gösterin. Kulağınızın üstüne yatın. Seçim sonları açıklandığında halkı suçlamak yok ama.

    Yanıtla (2) (7)
  • Hüdaverdi / 01 Şubat 2025 09:41

    Muhalefe muhalefet yapmıyor. Siyaset dışına çıkarak Türkiyeyi dizayn etmeye çalışan Alman vakıfları ve Sorosun açık toplum vakfına hizmet ediyor gibi. Suç işleyen, tehdit eden, rüşvet ve iltimas yapan, hakaret eden yöneticilere arka çıkıp Türkiyeyi rahatsız etme pahasına savunan bu partiler iktidara(Allah korusun) geldiklerinde ne yapacaklarının garantisini şimdiden vermiyorlar mı?

    Yanıtla (2) (7)
  • Ekrem / 01 Şubat 2025 09:17

    İmamoğlu'nun, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek'i hedef alan sözleri o kadar elastik ki; İfade özgürlüğü kisvesine bürünmesi de mümkün, başsavcının ailesini, evlâdını şahsi politik kurgusuna malzeme yapması da. Nereden baksanız sorunlu bir tablo bu. Anlaşılan o ki; Cumhurbaşkanlığı seçimi Türk milleti için değil ama CHP için büyük mesele olmayı sürdürecek.

    Yanıtla (2) (4)
  • Koç / 01 Şubat 2025 09:01

    Mustafa Kemal'in kurduğu devlette saltanat süreceksiniz askeriyim diyenleri ülkeden ve ordudan atacaksınız bu millet padişahları bile tahtan indirdi.unutmayan bu ülkede milyonlarca Mustafa Kemal'in askeri var.

    Yanıtla (7) (1)
  • los pollos / 01 Şubat 2025 09:01

    Benim gördüğüm, Ekrem beyi bir telaş almış. Turpun büyüğünü biliyor. En iyi savunma saldırıdır diye savcı vs tanımadan konuşuyor. Amacı içeri girmek, mağdurum demek.

    Yanıtla (1) (6)
  • Zekeriya / 01 Şubat 2025 08:55

    Tipik bir Ogur yazisi daha. Nedir tipik bir Ogur yazisi? Öncelikle adalet, hukusuz islemler, ekonomik kriz ve liyakat gibi hicbir ciddi konuda AKP'ye elestiri getirmez. AKP'ye yapilan elestiriler, zamani geldiginde, ben de AKP'yi elestirdim demek icin yaziya eklnemis, suya sabuna dokunmayan elestirilerdir. Yazilar sürekli olarak TC'deki bütün sorunlarin kaynagi muhalefet, yani Ittihatci-Kemalist zihniyettir mesajini verir. AKP ise bu zihniyete karsi direnen, demokratik güclerin temsilcisidir.

    Yanıtla (12) (1)
  • E.Ogretmen / 01 Şubat 2025 08:44

    Sıkıntı muhalefette CHP'nin olmasıdır.Sol kaynaklı sloganların başarısızlığı da bundan.İktidatın karşısında merkez sağı temsil eden AP veya DP olsaydı durum farklı olurdu.Yavaş ve imamoğlu biri Cumhurbaşkanı seçilirse topluma va'd edilenler nelerdir? Elle tutulur, gözle görülür bir şey yok. Devlet'in kilit noktalarını hangi ideoloji mensuplarına teslim edecekler? Bu konuda ikisi de güvenilir değil...Çünkü birisi Türkçü kesime öncelik verecek, diğeri de pragmatizmi esas alan bir siyaseti takip ediyor.

    Yanıtla (0) (7)
  • Alper Tuzlacı / 01 Şubat 2025 08:06

    Analiz iktidarın ahlaki ve moral üstünlüğü ele geçirdiği iddiası dışında tarihsel açıdan açıklayıcı görünüyor. Suriye'de Türkiye'nin bir başarısı yok. İsrail-Hamas, Rusya-Ukrayna savaşlarının sonucu Esad'ın desteklerini kaybetmesi var. Çözüm süreci dediğiniz, ülke içinde kabuktan ibaret kalmış bir örgütün yirmi küsür yıldır izole liderine özgürlük vaadiyle bir mektup yazdırmaya çalışmak.
    Muhalefetin acil düğmesine basmasının nedeni seçimlere kadar yargı yoluyla yok edileceğini görmesi.

    Yanıtla (3) (0)
  • Özer / 01 Şubat 2025 01:02

    Sayın yazar yaniliyorsunuz suriye bir anlasmanin sonunda Esatta. Kurtuldu.Rusya ve İran savaştan cekildiTurkiye in davet edilmedigiRomadaki Suriye toplantisinda nasıl kararlar alindj Suriye bolunecek kuzeyde Suriye Kürt devleti kurulacak veya kuzey ırak benzeri bir yapı.

    Yanıtla (7) (1)
  • Karar okuru / 01 Şubat 2025 00:41

    Sayın yazar elle tutulacak hiçbir yeri kalmamış bir düzen hakim bugün! Kusura bakmayın da sizlerin laf çevirmelerine karnı tok insanların.

    Yanıtla (34) (3)
  • Nikea / 01 Şubat 2025 00:24

    Asla demokratik yolla iktidar olamayan kemalist sol hep halkı asagiladi hakaret etti .hala da ediyor..bu jakoben engizisyoncular şimdi sosyal medyada klavye başında aynı karakterleriyle aşıp kesiyor..amaaaa.ankarada bir milyonluk mitinge gitmiyor.halk TV önüne caglayana gitmiyor.burada esip gürleyen tayfa gibi klavye başında bağırıp çağırıyor sadece..eee halkı asagiliyordunuz ne oldu size.

    Yanıtla (5) (24)